Hatay
Fenerbahçeliler
Derneği
|
SUTAŞI BELEDİYESİ'NDEN
TEŞEKKÜR MEKTUBU
Başkanım;
Ben Hatay’ın
Samandağ İlçesine bağlı bir beldenin Belediye Başkanıyım. Belediye Başkanı
dediğime bakmayın; ben, beldenin ihtiyaçları için elinde kazma-kürek çalışmaktan
gocunmayan ve bu işten de zevk alan biriyim. Çünkü bizler doğduğumuzda
öğrendiklerimizi yaşamda test eden, yaşamla test edilen insanlarız. Bizde bir
laf vardır çalışmayana ekmek yok...
Çalışmayana ekmeğin
olmadığını öğrenerek büyümüş, çocuklarını da buna göre büyütmüş, bu noktadan
hareketle yaşama bakmış ve bakmaya devam eden insanların coğrafyasındanız. Yani
yaşamın, ekmeğin zor, emeğin sebil-zibil algılandığı bir belde de, insanlarımla
Asi Nehri kıyısında yaşamını çiftçilikle kazanan insanlardanım... Yani yaşamın
tüm zorluklarını tatmış, Asi'nin suyuyla toprağını sulamış, o toprağın bize
layık görüp verdiklerini satarak alın terini ekmeğine katık etmiş insanlardanım.
Beldeme, köyüme,
insanıma yeni bir şeyler vermek, onları çağdaş yaşama ortak etmek, okulumuza
gelen öğretmenlere, hiç olmazsa bir kaç yıl burada kalarak çocuklarımıza
sistemli bir eğitim verdirebilmek amacıyla biraz daha iyi koşullar sağlamaya
çalışan buraları 3–5 yıl bile olsa yaşabilecek bir yer olarak algılanmasına
çalışan biriyim. Tabii siz ne kadar çabalarsanız çabalayın, eğer kaynak
yaratamazsanız, başarısızsınız, beceriksizsiniz ve işe yaramazsınızdır...
Bu çaresizlikler ve
bu açmazlar arasında günlerimiz geçerken, Fenerbahçe' li olan bir takım insanlar
beldemize geldiler ve bize;" sizi Asi nehriyle barıştıracağız" dediler.
Asi; buralarda
bereket demektir, ekmek demektir, aş demektir... Ekmeğimizin, aşımızın,
bereketimizin bize küs olduğunun farkında olmayan bizler Asi'yle nasıl
barışacağımızı sorduğumuzda, bize;" sizin Asi'ye bıraktığınız atık sularınıza
ARITMA TESİSİ yapacağız ve sizi Asi'yle barıştıracağız..." dediler.
Bu devir de kim-kime
karşılıksız, beklentisiz selam vermiş ki bunlar bizi Asi'yle barıştırmaktan
bahsediyorlar demekten kendimizi alamadığımızı da söylemeliyim.
Ama baktık ki
adamlar ciddi... Ölçüyorlar, biçiyorlar ve hatta hesap-kitap yapıyorlar.
Biz daha bir bardak
çay bile ikram etmeden, onlar bu kadar hafriyat, bu kadar çakıl, o kadar bütçe
diyerek kolları sıvadılar... Ama bu işle en çok ilgilenenler de yakalarındaki
Fenerbahçe rozetlerini şehit emaneti gibi taşıyan ve "biz her şey den önce Fener
bahçe’liyiz, her şeyden önce sizdeniz" diyenlerdi.
Biz nereden
bilebilirdik ki; bu insanlar Fenerbahçelilermiş... Biz nereden bilebilirdik ki;
bu insanlar gerçekten hiç bir karşılık beklemeden bizlere bir şeyler vermeye
gelenlermiş? Biz nereden bilebilirdik ki; bu insanlar üzerimize sarı-lacivert
bir güneş gibi doğacak ve var olduğumuzdan beri beklediğimiz dostluk elini
uzatacak kişilermiş... ?
Evet... Bunlar
onlarmış... Onlar Fenerbahçe' lirlermiş... Hatay Fenerbahçeliler Derneğinin
Üyeleriymiş...
Ben; "Peki bütün
bunları hiç bir karşılık beklemeden neden yapıyorsunuz?" diye sorduğumda, bana "
Asırlık Çınarın gölgesinde biraz da siz keyif çatın ve bu gölgenin ne olduğunu,
ne anlama geldiğini sizde hissedin" dediler...
Şimdi o arıtma
tesisi bitti ve o tesisin açılışı bizim için bir "BAYRAM" oldu... En
küçüğümüzden en büyüğümüze, kadınımızdan erkeğimize, cahilimizden okumuşumuza
herkes o günü bir bayram gibi yaşadık ve yaşamaya devam edeceğiz.
Bu bayramı bize
yaşatan herkese, ama özellikle, Hatay Fenerbahçeliler Derneği üyelerine ve
Başkan Ali Ezelsoy' a,tüm Fenerbahçelilere, Fenerbahçe Spor Kulübünün Başkanı
olarak sizin şahsınızda, şahsım ve halkım adına teşekkür ederim.
Demek ki hala
almadan verebilen, verebilmek için canını dişine takanlar varmış... Demek ki
almadan verebilmek, en azından bir şeyler yapabilmek için çırpınanlar varmış...
Ve demek ki bunları yapanlar,yapmaya çalışanlar Asırlık Çınarın dallarıyla gelen
"Sarı-Lacivert şövalyeler"'miş....
Allah Hepinizden
Razı olsun...
|
Antakya'da Hava
|
Design by
Data-Bim
©
2006 Hatay Fenerbahçeliler Derneği
|